Altılı Masa'nın seçimi kazanması halinde Selahattin Demirtaş'ı ve Osman Kavala'yı serbest bırakması gerekir.

Selahattin Demirtaş zaten "Şimdi önümüzde dört ay var, ortak aday diyoruz, yine herkes, olmasın diye ne gerekiyorsa yapıyor. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Tüm liderlere sesleniyorum, yakında hepinizle bir araya geleceğiz. Ya içeride ya dışarıda!" tepkisi gösterdi.

S-400'lerin bir depoya kilitlenmesi ve çürümeye terk edilmesi ve Merkez Bankası'na istediği kadar faiz artırması için yetki verilmesi hatta mümkünse iğneden ipliğe her şeyin Türkiye’de üretilmeyip Türk lirasını aşırı değerlendirip yurt dışından her şeyin ihraç edilerek fabrikaların kapatılmasını talep ederlerse hiç şaşırmayınız.

Dikkat ederseniz ne yapılacak kimse bilmiyor.

Akparti ve MHP teşkilatları seçimi çok hafife alıyor.

İşi ciddi tutan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli.

Geçen bir Sivas Gürün’lü ile yemekli bir iş toplantısı yaptık.

Ticaret konuştuk.

Bir yerden sonra ticaret sonrası siyaset konuştuk.

Bir dostu aradık.Ortak bir dostumuzu.

O ikimizi de tanıdığı için artı eksi nasıl buluştunuz diye sorunca..

Kalplerimiz doğru dedim.

Siyaset konuşunca dediki bu şeçimi kemik oylar belirlemeyecek.

CHP’nin %25 HDP’nin %10 İyi Parti’nin %5 diğerlerinin %5  kemik oyu var.

Akparti’nin %35 MHP’nin %10 kemik oyu var.

Arada kalan toplam %10 luk kesim hep kalbi ile yüreği ile sandığa gider oy verir.

Onlar ne derse o olacak. Bunu en iyi gören, çözen, bilen Recep Tayyip Erdoğan dedi.

Seçimin sonucunu bu %10 luk kesim verecek.

Ben sağcı değilim.

Fakat bir önceki seçimde bir beka sorunu gördüm. Oyumu MHP ye Cumhurbaşkanlığında Recep Tayyip Erdoğan’a verdim.

Bu seçimde de bedenim bunlara oy verme diyor.

Ama yüreğim , kalbim başka şansımız yok diyor.

Yoksa sonumuzu hiç iyi görmüyorum dedi.

Bir Suriye olmamız için bir Irak olmamamız için küçük bir kıvılcım yeter.

Birazcık otorite ve dirayet boşluğu görsün bu topraklar 30 günde bir birimizi yeriz dedi.

Şimdilerde İYİ Parti lideri Meral Akşener dün partisinin Diyarbakır İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, "Mesele silahlara veda ve kan dökmeye tövbe etmekse, mesele her türlü musibetin karşısında çelikten sarsılmaz bir biz olmaksa, sırtını da kalbini de o sağlam bize yaslamaksa biz varız" sözleri aklıma geliyor.

Yurt dışına asker tezkeresine hayır deyip sınırımızda kurulacak bir ABD-İsrail destekli bir kanton devletin ülkeyi 30 gün içerisinde ateşe atacağını düşünmeden silahlara veda deyince ortaklık kuralım dedikleri HDP nin ve PKK ‘nin silah bırakmasını kimse dillendiremiyor.

Çünkü PKK’nın silah bırakması demek ABD’nin silah bırakması demek.

Bu mümkün değil.

O zaman Türk ordusu sınırlarına çekilip kışlasına dönsün demek galiba.

İHA-Siha’lara da birer tane takoz koyduk mu o işte tamam.

Rusya’ya hadi bakalım.’’Go home’’ dersek nükleer santralde durur.

Belediyeler de kayyumları da kaldırdık mı tekrar PKK’nın canlanması 1 yıl bile sürmez.

Çünkü PKK’ya katılanlara belediyelerden maaş bağlanmaya devam edecek.

Yani Milliyetçi geçinen bir parti lideri ağzının söylediğini kulakları duymuyor.

Bu arkadaşımız İyi partili olarak kendini tanımlıyor şimdi.

Bugün aradım bu silahlara vedayı sordum?

Yüreğim çok şey söylüyor ama dilimi kana bulama dedi.

Yani bakalım yüreği ile oy veren %10 nasıl karar verecek.